12 Haziran 2009 Cuma

Tamil sorununa genel bir bakış


Tamil Sorununa Genel Bir Bakış
Tuesday, 26 May 2009
İrem KO(Solun Doğusu) - 26 Mayıs 2009

LTTE Uluslararası İlişkiler Başkanı, Prabhakaran’ın vurulduğu haberlerinin hemen ardından “Tamiller’in geleceği bu son 24 saatte olanlara bağlı değildir, çünkü bu bir özgürlük mücadelesidir” diyordu. Aslında bu cümle, hem LTTE'nin yenilgisine, hem de, Tamil sorunun derin sebeplerine işaret ediyordu.

Dünyanın en organize, en uzun soluklu gerilla hareketi olarak kabul edilen LTTE Sri Lanka ordusu ile giriştiği savaşta yenik düştü. Hayatta kalmayı başarabilenler kapasitesini çoktan aşmış kamplarda insanlık dışı koşullara terkedildiler. Söylendiğine göre iki yıl boyunca kimseye bu kamplardan dışarı adım atma şansı tanınmayacak çünkü hükümet Tamil Kaplanlarını bulup ayıklamak istiyor. Yardıma gidenlere baştan konuşma yasağı kondu. Zaten konuşma şansı verilenler de korkudan ağızlarını açamıyor. Kocaman gözlerindeki buğulu gözyaşları herşeyi söylüyor oysa.

Elbette Tamillerin ayrılıp kendi yönetimlerini kurmak istemeleri için politik sebepleri var. Tamil mücadelesi esasen on yıllardır süregelen ayrımcılığa ve Sinhalalar’ın yaptığı programlı soykırıma tepki olarak doğdu. Tarihe göz atacak olursak, Sinhalalar İÖ 5. Yüzyılda Hindistan’ın kuzeyinden Sri Lanka adasına göç etmeye başlarlar. 200 yıl sonra yavaş yavaş bunu Tamiller izler. 1796’da İngiltere adayı ele geçirir. 1815’de adanın ortasındaki Kandy Krallığı’nın da (Maha Nuvara) düşmesinden sonra İngiltere çay, kahve ve hindistan cevizi işçiliğinde çalıştırmak üzere güney Hindistan’dan Tamilleri getirmeye başlar. İngiliz İmparatorluğu her zamanki etnik ayrımcılık taktiklerini uygulamakta gecikmez. 1912’de büyük bir demiryolu grevi Sinhalalı işçileri Tamil’lere karşı kışkırtarak sona erdirilir. 1948’de İngiltere o zamanki adıyla Seylan olan adaya bağımsızlığını verir ve çoğunlukta olan Sinhalalar’a yönetimi devreder.* UNP (Birleşik Ulusal Parti) başa geçer. 1956’da Sinhalaca adanın resmi dili olarak kabul edilir. Sinhala ve Budistlere tanınan ayrıcalıkları protesto eden 100 kadar Tamil katledilir ve bu yıllarca sürecek soykırımın başlangıcı olur. Tamiller bütün ekonomik, kültürel, sosyal kalkınma projelerinin dışında bırakılırlar. Tamil öğrencilere üniversiteye kabul edilebilmeleri için, Sinhalalı öğrencilere göre daha yüksek puana sahip olma şartı koşulur. Bu kota Tamiller’in devlet memurlukları için de getirilir.

Dünya konjöktürüne paralel olarak 1970’lerin başları Sinhala Marxist hareketlerinin yükselişine sahne olur. Ancak bazı sol partiler Tamiller’e ihanet ederek, burjuvazinin iki ana akım partilerinden biri olan sosyal şoven SLFP**(Sri Lanka Freedom Party) ile koalisyon hükümetinde yer alabilmek adına ilk başlarda verdikleri desteği geri çeker.** Ülkenin adı Budist bir isim olan “Sri Lanka” olarak değiştirilir. Barışçıl metodlardan çözüm alamayacağını gören zulüm ve baskı altındaki Tamil gençliği silaha sarılır.

LTTE 1976’da genç Prabhakaran tarafından kuzey-doğuda kuruldu.

LTTE 1976’da genç Prabhakaran tarafından kuzeydoğuda kuruldu. 1983’de anti-Tamil propagandası binlerce Tamil’in öldürülmesiyle sonuçlandı. Sinhala çeteleri Tamiller’in evlerini arabalarını yıkıyor, topraklarına el koyuyordu. Polis bütün bu olanlara göz yumdu. Aynı yıl Temmuz ayında hapishanelerdeki politik tutsaklar Sinhalalı gardiyan ve tutuklular tarafından katledildi. İki hafta içinde 3000 kadar Tamil hayatını kaybetti. Tamil gençliği Sinhala egemen sınıfına karşı, Sinhala işçi ve köylüsüyle dayanışma içine girmenin onlara bir fayda sağlamayacağına karar vererek doğrudan askeri mücadeleye yöneldi. Oldukça kuvvetli bir orduyu da kısa zamanda kurmakta güçlük çekmedi. Bu arada Sri Lanka hükümeti ile barışçıl çözümler aramaktan da geri kalmadılar. 1985’ten itibaren zaman zaman hükümetle barış görüşmeleri yapan LTTE’nin bu süreçlerde bile liderleri ve destekçileri hükümet tarafından öldürüldü. LTTE, esasen barış görüşmelerine çoğu zaman açıktı. Ancak bu mesajı Sinhala tabanına iletemediler. Politikacıların barış sözlerinin kandırmaca olduğu vurgusunu yapmadılar. Sinhal atabanı, LTTE'yi uzlaşmaz, ve kendileri için tehdit olan terörist bir grup olarak belledi. Üzerlerine yapıştırılan terörist etiketi de LTTE'nin işini her geçen gün zorlaştırdı.,olası destekleri engelledi. Üstelik Sri Lanka devleti Çin, Hindistan, Amerika gibi devletlerden askeri ve kimyasal madde desteği aldı.

LTTE ülkenin kuzey doğusundaki güçlü halk desteğiyle 2004’de Sri Lanka parlementosuna 20 milletvekili sokmayı başardı. Ancak nihai zafer hala çok uzaktı. Bunun tek nedeni Sri Lanka ordusunun emperyalist güçlerden aldığı destek değildi. Tamillerin politik yetileri sınırlıydı. Sadece askeri mücadeleye yoğunlaşmak ve olası müttefiklere sırtlarını dönmek yaptıkları büyük yanlışlardı.

Doğal felaketler de LTTE’nin sona yaklaşmasında etkili oldu. 2003’deki sel felaketinde mevzilerini ve binlerce insanını kaybeden LTTE'nin deniz güçleri 2004’deki Tsunami dalgalarıyla hasar gördü. Aynı yıl komutan Karuna 6000 kadar gerillasını alarak kaplanlardan ayrıldı. (Karuna daha sonra 2009’da hükümete bakan oldu.)

Güney Sri Lanka’daki öğrenci, işçi ve köylülerin desteği alınabilirdi. Ayrıca adanın doğusundaki Tamil dili konuşan Müslümanlar için de aynı şey geçerli. Oysaki harekete ilk başlarda katılımlar vardı. Ancak bazı Müslüman politikacılar tarafından düşmanlık yaratma çabası LTTE’nin müslümanlara şüpheyle yaklaşmasına yol açtı. Hatta bu yüzden müslümanları Jaffna bölgesinden kovdular.

Sri Lanka’nın güneyinde büyük bir savaş karşıtı hareketin eksikliği Tamillerin bağımsızlık mücadelesindeki başarıya en büyük köstekdi. Bu aslında Sri Lanka’daki solun da güçsüzlüğünün bir göstergesi sayılabilir. Sol diye tabir edilen bir çok partinin içine düştüğü ezen ulus şövenizmi de bunun diğer sebebi. ***LTTE zaman zaman Sri Lanka ordusunun mezalimine benzer şekilde karşılık verdi. Kolombo ve güneydeki başka şehirlerde bombalı saldırılar düzenleyerek Sri Lankalı sivillerin ölümüne yol açtı. Bu Sinhalalı işçi sınıfını kendinden soğutmaya yetti. Belki askeri noktalara saldırılmakla kalınsaydı bunun açıklamasını daha kolay yapabilirlerdi.

Ancak tabi ki bunların hiç birisi Tamillerin hak mücadelesini desteklememek için bahane olamaz. İşgalci Sri Lanka ordusunun kesinlikle Tamil bölgelerinden çekilmesi gerekiyordu. Bütün bu şiddetin ana sorumlusunun Sri Lanka hükümeti olduğunu akıldan çıkarmamak lazım.

Belki bilindik düzenli ordu yerine gerilla taktikleri kullansaydı şansları olur muydu diyenler var. Eski bir Hint Barış Gücü (IPKF) komutanı söyle diyor; “Parabakaran Kuzey-Doğu’da kendi devletini kurduğunu düşündü. Başkentini belirledi, hükümetini kurdu, ordusunu oluşturdu. Prabhakaran ya çok büyüklendi ya da fazlasıyla kendisine güveniyordu. Çok acemice, sanki normal bir ordu yönetiyormuş gibi ordusunu yönetti ve sonu facia oldu. LTTE kendi yetenek ve yeterliliklerinin dışına çıktı.”

Sebep ne olursa olsun, Tamiller diyorlar ki “ Savaşın sona ermesi zaferinizi belgelemez. Şimdi bizim içimize dönüp güçlenmemizin zamanıdır”.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

*Sri Lanka devletinin resmi adı “Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti”. 1978 yılında gerici UNP hükümetinin revizyonist muhalefet partileri ile yazdığı yeni anayasa adının aksine piyasaya açılmacı bir Fransız ikame modelini öngörüyor.

*Sri Lanka Özgürlük Partisi (SLFP) 1951'de kuruldu. Sri Lanka tarihindeki iki büyük ana akım partiden biri. Kurulduğu yıllarda devrimci olmayan bir sosyalizm formüle etmiş, hiç bir sosyalist ülke ile de ilişki geliştirmemiştir. 1956'dan itibaren güçlenmiş ve o yıldan beri hemen her dönem iktidarda yer almıştır. Kendini merkez-sol olarak tanımlayan SLFP Sinhala şovenizminin ana temsilcilerinden. Zaman içinde SLFP'yi nasyonel sosyalistlikle, şovenizmle, burjuva liberalizmi ile eleştirip ayrılan bir çok grup olduysa da, SLFP ülkenin gerici politikalarına damgasına vuran güçlü bir parti olmayı sürdürdü.

**Sri Lanka Halk Kurtuluş Ordusu (JVC) ülkenin sol tarihinde özel olarak bahsedilmesi gereken bir parti. Yabancı basın tarafından kızıllar ya da Marxistler olarak adlandırılsalar da, JVP şu anda Sinhala-Budist şöven çizgisinde yer alan reformcu ana partilerden. Sovyetler Birliği'nde ögrencilik yapmış liderleri Wijeweera Moskova'da tıp eğitimi alırken Marksizmi araştırdı. SBKP-ÇKP ayrışmasında ÇKP'den etkilenerek ülkesine döndüğüne Komünist Parti'nin ÇKP'ci kanadında yer aldı Komünist şParti içindeki organik ayrılıktan sonra da Maoist Komünist Parti içinde faaliyet yürüttü. Kendisini Komünist Patti ile tanıştıran liderin partiden ayrılması ile partinin yozlaştığı iddiası ile o da partiden ayrıldı ve Guevarist, Castrocu bir çizgiye yöneldi. Ve bir grup arkadaşı ile 1965'de JVC'yi kurdu. JVC, 1970 yılında desteklediği Bandaranaike hükümetine karşı 1971’de geniş yoksul gençlik kitlleleri ile ayaklandı. İki hafta süren ayaklanmayı bastıramayan Sri Lanka Hindistan'dan askeri destek istedi. Bastırılan ayaklanmada 15.000 kişi hayatnı kaybetti.

1983’de hükumet ve Tamiller arasındaki savaş nedeniyle ülkede Tamil karşıtı ayaklanmalar baş gösterdi. Hükumet Temmuz 1983’de sol partileri Tamil karşıtı ayaklanmaların arkasında olmakla suçlayarak JVP’yi 1987’ye gelinceye kadar illegal ilan etti. 1987'de ise Hindistan’ın emperyalist despotizmine ve kuzey doğuda konuşlandırdığı askeri birliklerine karşı JVC'nin başlattğı savaş ilerleyen zamanlarda hükumeti (UNP) hedefledi. İki yıl süren kanlı çatışmaların ardından Hindistan Barış Gücü (IPKF) ülkeyi terketmek zorunda kaldı. JVC bu savaş sırasında LTTE ile işbirliği yaptı. Fakat 10.000'e yakın üyesini kaybetti. 1990’ların başında yasal siyasi yaşama dönen JVC, 2001’de SLFP ile birlikte People's Aliance (Halkın İttifakı)- koalisyonunu kurdu ve 2004 yılında hükumet oldu. JVP 90'ların hemen başında işçi sınıfı söylemleri ile Sinhala milliyetçiliği arasında sıkıştı kaldı. Tamiller'in mücadelesini bahane eden Hindistan’ın müdahalesi JVP’yi milliyetçi tarafa savurdu. Parlamentoda beyaz pantalon üzerine kırmızı gömlek giyen JVP 1994’e gelindiğinde takım elbiseli parlamenterlerle dolmuştu. Özellikle parti içindeki son ayrılıklardan sonra JVP’nin revizyonist niteliği derinleşti.

Yararlanılan Kaynaklar:

-Chris Slee , Green Left Weekly

-Jayadeva Uyangoda, JVP’nin Bölünmesi

- K.T.Rajasingham: SRI LANKA: The Untold Story / Rohan Gunaratne: A Lost Revolution? / A. C. Alles: Insurgency 1971

-www.jvpsrilanka.com (JVP resmi web sitesi)

-www.countrystudies.us
kaynak:solun doğusu sitesi

4 Mayıs 2009 Pazartesi

LLTE- SONRASI DİYE BİR SENARYO SÖZ KONUSU OLMAYACAKTIR;SİRİ LANKA YA DAİR ÖLÜM SESSİZLİĞİ

LTTE-sonrası diye bir senaryo söz konusu olmayacaktır" PDF Yazdır E-Posta
Monday, 20 April 2009

 Tehelka Magazine, 18 Nisan 2009

PC Vinoj Kumar'ın LTTE (Tamil Eelam Özgürlük Kaplanları) Politik Önderi B. Nadesan ile yaptığı röportaj.

Sri Lanka ordusu, Özgürlük Kaplanlarını ortadan kaldırmaya yakın olduklarını iddia etse de isyancı grubun politik önderi B. Nadesan, Kaplanların yok edilmek üzere olduğu değerlendirmesini kesin olarak reddediyor.

Pek çok gözlemci şimdiden Sri Lanka'da LTTE-sonrası ya da Prabakaran-sonrası senaryolardan söz ediyor.

Bir şeyi açıkça belirtmek istiyorum; LTTE-sonrası bir senaryo söz konusu olmayacaktır. Dünyanın dört bir yanına dağılmış Tamillere bakın, hepsinin yüreğinde ve zihninde özgürlük ve onur için güçlü bir arzu göreceksiniz. LTTE, Tamil halkının politik özlemlerine cevap verebilecek tek yok olarak görülüyor.Geçtiğimiz 35 yıl boyunca Tamil halkının kendi kaderini tayin hakkına kavuşmak için verdiği mücadeleye, onların özgürlük savaşçıları olarak sorumluluğumuzdan bir an için bile ödün vermeden önderlik ederek kazandık bu statüyü.

Askeri anlamda, bir savaş içinde, yenilgiler ve ilerlemeler kaçınılmazdır. Önemli olan sonunda ne başardığımızdır. Uluslararası topluma ve Hindistan'a buradan seslenmek istiyorum ki, asla söz konusu olmayacak bir LTTE-sonrası senaryonun gerçekleşmesini bekleyerek boşa harcanan zaman, enerji ve yaşamların yerine Tamil halkının politik istemlerini yerine getirmek üzerinde yoğunlaşmaları gerekiyor.

Prabakaran* nerede? Savaş bölgesinde mi yoksa güvenli bir yerde mi?

Prabakaran, burada halkımızla birlikte; ulusal önderimiz olarak özgürlük mücadelemize önderlik ediyor ve başkomutan olarak savaşımızı yönetiyor.

Prabakaran'ın ülkeden ayrılma olasılığı nedir?

Yüzde sıfır.

Hindistanlı askerler, savaş bölgelerinde Sri Lanka ordusuyla birlikte LTTE'ye karşı savaşıyor mu?

Şunu söyleyebilirim ki, Sri Lanka ve Hindistan hükümetleri arasında çok yüksek düzeyde bir askeri işbirliği söz konusu.

 LTTE'nin sivil halkı canlı kalkan olarak kullandığı yönündeki iddialara yanıtınız nedir?

Tamil halkı, Sri Lanka devleti tarafından çeşitli biçimler altında kendilerine yönelik gerçekleştirilen sürekli saldırganlığın farkında. Saldırgan Sri Lanka devletinin eline düşmek istemeyen bu insanları"tuzağa düşürülmüş" ya da "canlı kalkan" olarak nitelemek kesinlikle yanlış. Sri Lanka, bağımsız insani yardım görevlilerine, halkın isteğinin ne olduğunu görmeleri için bölgeye gelebilmelerini sağlamak için güvenli bir geçiş olanağı sunmalıdır.

Ateşkese hazır olduğunuzu defalarca ilan ettiniz. Bu, bir zayıflık göstergesi mi?
Ateşkeste ısrar ediyoruz çünkü Sri Lanka [Tamillere karşı] yürüttüğü soykırımsal savaşı büyütmeye devam ediyor. Bölgede yaşanan insani krizi çözmeye başlamak ve halkın temel yardım mallarına yaşadıkları yerde ulaşmalarını sağlamak için bir ateşkese ihtiyaç var.

Uluslararası toplumdan talebiniz nedir?

Masum çocuklar, anneler ve yaşlılar, Sri Lanka silahlı güçleri tarafından her gün katlediliyor. Bu yüzden acil bir ihtiyaç olarak Sri Lanka hükümeti ateşkese zorlanmalıdır. Uluslararası topluma, "terörizmle mücadele" yalanı çerçevesinde Tamilleri ortadan kaldırmaya yönelen Sri Lanka'nın yanında yer almamaları çağrısında bulunuyoruz. Uluslararası toplumdan bu savaşı bir an önce durdurmalarını ve Tamillerin kendi kaderini tayin hakkı temelinde kalıcı bir politik çözüm için görüşme zemini hazırlamalarını istiyoruz.

*Velupillai Prabhakaran, Tamil Kaplanlarının en üst düzey lideri -ç.n-

Çeviren: Solun Doğusu
Sri Lanka'ya dair ölüm sessizliği PDF Yazdır E-Posta
Sunday, 05 April 2009

 The Boston Globe -31 Mart 2009

Yazan: Arundhati Roy *

Sri Lanka’da gözümüzün önünde cereyan eden dehşetin sebebi bu dehşeti çepeçevre saran sessizlik. Olan bitene dair uluslararası medyada –ya da benim yaşadığım yer olan Hindistan’daki anaakım medyada- neredeyse hiç haber yok. Sansürden geçen çok sınırlı bilgiye göre, Sri Lanka devleti, her türlü demokratik yapıyı parçalamak ve Tamil halkına yönelik tarifsiz suçlar işlemek için “teröre karşı savaş” propagandasını incir yaprağı olarak kullanıyormuş gibi görünüyor.

Devlet, tüm Tamillerin “terörist” olduğu sayıltısı ile hareket ediyor ve biri çıkıp da güçlü bir şekilde aksini iddia etmediği için sivil alanları, hastaneleri ve sığınakları bombalayarak savaş alanlarına çevirebiliyor. Güvenilir kaynaklar gelişmiş tanklara ve hava araçlarına sahip Sri Lanka ordusu tarafından  köşeye sıkıştırılmış sivillerin sayısını 200 binin üzerinde olarak veriyor.

Evlerinden edilen Tamiller için Vavuniya ve Mannar bölgelerinde birkaç “refah köyünün” kurulduğuna dair haberler var. Londra’daki The Daily Telegraph gazetesi bu köylerin savaştan kaçan siviller için zorunlu bekleme merkezleri olacağı haberini verdi. Bu, toplama kamplarının üstü örtülü ifadesi mi? Eski Dış İlişkiler Bakanı Mangala Samaraweera’nın Londra gazetelerine verdiği demeçte de şöyle diyor: “Birkaç ay önce devlet Colombo’daki tüm Tamilleri güvenlik tehdidi altında olabilecekleri gerekçesiyle kaydetmeye başladı ancak bu Nazilerin 1930’larda yaptığı gibi başka amaçlarla istismar edilebilir. Aslında giderek tüm Tamil halkını potansiyel terörist olarak etiketliyorlar.”

Sri Lanka devletinin Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları’nı “temizlemek” olarak bahsedilen amacı göz önünde bulundurulduğunda Ealam “teröristlerinin” art niyetli faaliyetleri (!) devletin soykırımla sonuçlanacak bir şeyin eşiğinde olduğuna işaret ediyor. Bir Birleşmiş Milletler (BM) tahminine göre, halihazırda birkaç bin insan öldürüldü. Daha binlercesi de ağır yaralandı.

Şahit olduğumuz şey, toplumsal denetimden etkili bir şekilde saklanan arsız, açıkça ırkçı bir savaş. Sri Lanka devleti, Sri Lanka Tamillerinin marjinalize edilip ötekileştirilmesine dayanak yaptığı ırkçı ön yargılarına asla dokundurtmuyor. Bu ırkçılığın toplumsal dışlamayı, ekonomik ambargoyu, katliam ve işkenceyi kapsayan uzun bir tarihi geçmişi var. Aslında barışçıl ve şiddet içermeyen protestolarla başlayan, ne var ki on yıllarca senedir süren bu iç savaşın gaddar doğasının kökleri buraya dayanıyor.

 

Katliam karşısında ölüm sessizliği sürüyor

Peki bu sessizlik neden? Mangala Samaraweera başka bir röportajında “Sri Lanka’da bugün adeta özgür basının nesli tükenmiş” demişti. Toplumu korkuyla donduran ölüm mangalarını ve “beyaz kamyonetlerle adam kaçırmaları” anlatmıştı. Sri Lanka’da muhalif sesler kaçırıldı ve katledildi. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu da, Sri Lanka devletini gazetecileri susturmak için anti-terör yasalarını, kaybetme ve suikast yöntemlerini kullanmakla suçluyor.

Hindistan hükümetinin Sri Lanka’ya malzeme ve lojistik desteği verdiğine dair teyit edilmemiş haberler var. Eğer bu doğruysa çok çirkin. Ya diğer ülkelerin hükümetleri? Pakistan? Çin? Suça ortak olmak için neler yapıyorlar acaba?

Sri Lanka’daki savaş, Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinde 10’dan fazla insanın protesto için kendi canına kıymasına neden oldu. Tamil Nadu eyaletinde öfke çok büyük. Fakat, bu tepkinin Hindistan’ın geri kalan kısmına yansımamış olması garip. Oralar neden sessiz?

Hindistan’ın Sri Lanka’daki çatışmalara yönelik uzun süreli sorumsuzluğu nedeniyle yaşanan bilgi eksikliği daha önce Tamilleri haklı gören çoğu insanın daha sonra taraf değiştirmesine neden oldu. Demek ki, doğruları çok daha önce dile getirmesi gereken bazılarımız da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmedi.

Sri Lanka’da olanların derecesi göz önünde bulundurulduğunda sessizlik mazur görülemez. Orada  katliamlar sürerken, on binlerce insan toplama kamplarında etiketlenirken, 200 binden fazlası açlıkla yüz yüzeyken ve bir soykırım beklenirken bu büyük ülkede bir ölüm sessizliği var. Bu devasa bir insani trajedi. Dünya müdahale etmeli. Şimdi. Çok geç olmadan.

* Arundhati Roy: Hindistanlı ünlü  yazar, kadın ve insan hakları eylemcisi, mimar.

Çeviren: Solun doğusu

www.solundogusu.net