Tehelka Magazine, 18 Nisan 2009 PC Vinoj Kumar'ın LTTE (Tamil Eelam Özgürlük Kaplanları) Politik Önderi B. Nadesan ile yaptığı röportaj. Sri Lanka ordusu, Özgürlük Kaplanlarını ortadan kaldırmaya yakın olduklarını iddia etse de isyancı grubun politik önderi B. Nadesan, Kaplanların yok edilmek üzere olduğu değerlendirmesini kesin olarak reddediyor. Pek çok gözlemci şimdiden Sri Lanka'da LTTE-sonrası ya da Prabakaran-sonrası senaryolardan söz ediyor. Bir şeyi açıkça belirtmek istiyorum; LTTE-sonrası bir senaryo söz konusu olmayacaktır. Dünyanın dört bir yanına dağılmış Tamillere bakın, hepsinin yüreğinde ve zihninde özgürlük ve onur için güçlü bir arzu göreceksiniz. LTTE, Tamil halkının politik özlemlerine cevap verebilecek tek yok olarak görülüyor.Geçtiğimiz 35 yıl boyunca Tamil halkının kendi kaderini tayin hakkına kavuşmak için verdiği mücadeleye, onların özgürlük savaşçıları olarak sorumluluğumuzdan bir an için bile ödün vermeden önderlik ederek kazandık bu statüyü. Askeri anlamda, bir savaş içinde, yenilgiler ve ilerlemeler kaçınılmazdır. Önemli olan sonunda ne başardığımızdır. Uluslararası topluma ve Hindistan'a buradan seslenmek istiyorum ki, asla söz konusu olmayacak bir LTTE-sonrası senaryonun gerçekleşmesini bekleyerek boşa harcanan zaman, enerji ve yaşamların yerine Tamil halkının politik istemlerini yerine getirmek üzerinde yoğunlaşmaları gerekiyor. Prabakaran* nerede? Savaş bölgesinde mi yoksa güvenli bir yerde mi? Prabakaran, burada halkımızla birlikte; ulusal önderimiz olarak özgürlük mücadelemize önderlik ediyor ve başkomutan olarak savaşımızı yönetiyor. Prabakaran'ın ülkeden ayrılma olasılığı nedir? Yüzde sıfır. Hindistanlı askerler, savaş bölgelerinde Sri Lanka ordusuyla birlikte LTTE'ye karşı savaşıyor mu? Şunu söyleyebilirim ki, Sri Lanka ve Hindistan hükümetleri arasında çok yüksek düzeyde bir askeri işbirliği söz konusu. LTTE'nin sivil halkı canlı kalkan olarak kullandığı yönündeki iddialara yanıtınız nedir? Tamil halkı, Sri Lanka devleti tarafından çeşitli biçimler altında kendilerine yönelik gerçekleştirilen sürekli saldırganlığın farkında. Saldırgan Sri Lanka devletinin eline düşmek istemeyen bu insanları"tuzağa düşürülmüş" ya da "canlı kalkan" olarak nitelemek kesinlikle yanlış. Sri Lanka, bağımsız insani yardım görevlilerine, halkın isteğinin ne olduğunu görmeleri için bölgeye gelebilmelerini sağlamak için güvenli bir geçiş olanağı sunmalıdır. Ateşkese hazır olduğunuzu defalarca ilan ettiniz. Bu, bir zayıflık göstergesi mi? Ateşkeste ısrar ediyoruz çünkü Sri Lanka [Tamillere karşı] yürüttüğü soykırımsal savaşı büyütmeye devam ediyor. Bölgede yaşanan insani krizi çözmeye başlamak ve halkın temel yardım mallarına yaşadıkları yerde ulaşmalarını sağlamak için bir ateşkese ihtiyaç var. Uluslararası toplumdan talebiniz nedir? Masum çocuklar, anneler ve yaşlılar, Sri Lanka silahlı güçleri tarafından her gün katlediliyor. Bu yüzden acil bir ihtiyaç olarak Sri Lanka hükümeti ateşkese zorlanmalıdır. Uluslararası topluma, "terörizmle mücadele" yalanı çerçevesinde Tamilleri ortadan kaldırmaya yönelen Sri Lanka'nın yanında yer almamaları çağrısında bulunuyoruz. Uluslararası toplumdan bu savaşı bir an önce durdurmalarını ve Tamillerin kendi kaderini tayin hakkı temelinde kalıcı bir politik çözüm için görüşme zemini hazırlamalarını istiyoruz. *Velupillai Prabhakaran, Tamil Kaplanlarının en üst düzey lideri -ç.n-
Çeviren: Solun Doğusu Sri Lanka'ya dair ölüm sessizliği | | | | Sunday, 05 April 2009 | The Boston Globe -31 Mart 2009 Yazan: Arundhati Roy * Sri Lanka’da gözümüzün önünde cereyan eden dehşetin sebebi bu dehşeti çepeçevre saran sessizlik. Olan bitene dair uluslararası medyada –ya da benim yaşadığım yer olan Hindistan’daki anaakım medyada- neredeyse hiç haber yok. Sansürden geçen çok sınırlı bilgiye göre, Sri Lanka devleti, her türlü demokratik yapıyı parçalamak ve Tamil halkına yönelik tarifsiz suçlar işlemek için “teröre karşı savaş” propagandasını incir yaprağı olarak kullanıyormuş gibi görünüyor. Devlet, tüm Tamillerin “terörist” olduğu sayıltısı ile hareket ediyor ve biri çıkıp da güçlü bir şekilde aksini iddia etmediği için sivil alanları, hastaneleri ve sığınakları bombalayarak savaş alanlarına çevirebiliyor. Güvenilir kaynaklar gelişmiş tanklara ve hava araçlarına sahip Sri Lanka ordusu tarafından köşeye sıkıştırılmış sivillerin sayısını 200 binin üzerinde olarak veriyor. Evlerinden edilen Tamiller için Vavuniya ve Mannar bölgelerinde birkaç “refah köyünün” kurulduğuna dair haberler var. Londra’daki The Daily Telegraph gazetesi bu köylerin savaştan kaçan siviller için zorunlu bekleme merkezleri olacağı haberini verdi. Bu, toplama kamplarının üstü örtülü ifadesi mi? Eski Dış İlişkiler Bakanı Mangala Samaraweera’nın Londra gazetelerine verdiği demeçte de şöyle diyor: “Birkaç ay önce devlet Colombo’daki tüm Tamilleri güvenlik tehdidi altında olabilecekleri gerekçesiyle kaydetmeye başladı ancak bu Nazilerin 1930’larda yaptığı gibi başka amaçlarla istismar edilebilir. Aslında giderek tüm Tamil halkını potansiyel terörist olarak etiketliyorlar.” Sri Lanka devletinin Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları’nı “temizlemek” olarak bahsedilen amacı göz önünde bulundurulduğunda Ealam “teröristlerinin” art niyetli faaliyetleri (!) devletin soykırımla sonuçlanacak bir şeyin eşiğinde olduğuna işaret ediyor. Bir Birleşmiş Milletler (BM) tahminine göre, halihazırda birkaç bin insan öldürüldü. Daha binlercesi de ağır yaralandı. Şahit olduğumuz şey, toplumsal denetimden etkili bir şekilde saklanan arsız, açıkça ırkçı bir savaş. Sri Lanka devleti, Sri Lanka Tamillerinin marjinalize edilip ötekileştirilmesine dayanak yaptığı ırkçı ön yargılarına asla dokundurtmuyor. Bu ırkçılığın toplumsal dışlamayı, ekonomik ambargoyu, katliam ve işkenceyi kapsayan uzun bir tarihi geçmişi var. Aslında barışçıl ve şiddet içermeyen protestolarla başlayan, ne var ki on yıllarca senedir süren bu iç savaşın gaddar doğasının kökleri buraya dayanıyor. Katliam karşısında ölüm sessizliği sürüyor Peki bu sessizlik neden? Mangala Samaraweera başka bir röportajında “Sri Lanka’da bugün adeta özgür basının nesli tükenmiş” demişti. Toplumu korkuyla donduran ölüm mangalarını ve “beyaz kamyonetlerle adam kaçırmaları” anlatmıştı. Sri Lanka’da muhalif sesler kaçırıldı ve katledildi. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu da, Sri Lanka devletini gazetecileri susturmak için anti-terör yasalarını, kaybetme ve suikast yöntemlerini kullanmakla suçluyor. Hindistan hükümetinin Sri Lanka’ya malzeme ve lojistik desteği verdiğine dair teyit edilmemiş haberler var. Eğer bu doğruysa çok çirkin. Ya diğer ülkelerin hükümetleri? Pakistan? Çin? Suça ortak olmak için neler yapıyorlar acaba? Sri Lanka’daki savaş, Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinde 10’dan fazla insanın protesto için kendi canına kıymasına neden oldu. Tamil Nadu eyaletinde öfke çok büyük. Fakat, bu tepkinin Hindistan’ın geri kalan kısmına yansımamış olması garip. Oralar neden sessiz? Hindistan’ın Sri Lanka’daki çatışmalara yönelik uzun süreli sorumsuzluğu nedeniyle yaşanan bilgi eksikliği daha önce Tamilleri haklı gören çoğu insanın daha sonra taraf değiştirmesine neden oldu. Demek ki, doğruları çok daha önce dile getirmesi gereken bazılarımız da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmedi. Sri Lanka’da olanların derecesi göz önünde bulundurulduğunda sessizlik mazur görülemez. Orada katliamlar sürerken, on binlerce insan toplama kamplarında etiketlenirken, 200 binden fazlası açlıkla yüz yüzeyken ve bir soykırım beklenirken bu büyük ülkede bir ölüm sessizliği var. Bu devasa bir insani trajedi. Dünya müdahale etmeli. Şimdi. Çok geç olmadan. * Arundhati Roy: Hindistanlı ünlü yazar, kadın ve insan hakları eylemcisi, mimar. Çeviren: Solun doğusu | www.solundogusu.net |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder